Top Social

Image Slider

Kadir Mısıroğlu, Beyaz TV canlı yayınında Osman Gökçek'in sorularını cevapladı. Mevzular çok derin... | Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

akademi dergisi, cumartesi sohbetleri, gerçek yüzü, israil, kadir mısıroğlu, koç holding, masonlar, mehmet fahri sertkaya, osman gökçek, rotchild, siyonizm, video izle,


Daha fazla tahammül edemedim. 


Dün, 37 dk. çakma üstadı izledim Youtube'da... 

Ankara çobanı Melih Gökçek'in oğlunun, tam anlamı ile İslamcı, rezil kanalına ve programına çıkmayı içine sindirebilmiş. Osman Gökçek'in, bana çok tuhaf ve zorlama, samimiyetsiz gibi gelen beden duruşu ve bakışları karşısında suallere cevap vermek istemiş. 

Vermek istemiş diyorum çünkü Osman Konya'yı sormuş, bu bizimki uzun uzun Yanya'yı anlatmış. Hem de daha önce belki bin kere Yanya'yı anlattığı halde...

Mevzu, düşürülen Rus uçağı, Rusya'nın Suriye'de ne işi olduğu, uçağın niye düşürüldüğü, Rusya'nın ne yapmak istediği, siyaseti, planları, tuzakları v.s. 

Daha baştan kendine yöneltilen sualler de bu şekilde olmuş ve söz kendisine bırakılmış. Dinledim, söze bir başlamış;

- Yahudiler, siyonistler, dini görüşleri, bizi insan kabul etmedikleri, Avrupa, Arjantin, Rotchild ailesi, Rotchild ailesi neden İsrail'in kuruluşuna destek verdi, Rotchild ailesini kim nasıl buna mecbur bıraktı, bunlara yapılan şantaj, şantajın aşamaları, Almanya'dan kitaplar, incil, tevrat, ahdi atik, ahdi cedid, Yehova şahitleri, şunun adı aslına müslüman adı ama bize şöyle şöyle öğrettiler, zart zurt ve daha neler neler... Saymakla bitmez meselelere temas ve de kimine anlaşılamayacak derecede kısa, kimine de sıkacak derecede uzun uzun temas...

Osman fotojenik, ciddi, dikkatli, entellektüel bir görüntü arz etmek yönünde sergilediği aşırı dikkat çekici ve rahatsız edici gayretine, konudan kopuk olduğunu ve sıkıldığını da gizleyemeyerek ara vermiş ve bir kere ayar çekmiş Yanya'yı uzun uzun anlatmakta kararlı olan üstada ve "Yani Ruslar ne yapmak istiyorlar?" demiş lafın arasına girerek. 

"Dur şimdi geleceğim oraya" demiş çakma üstad... Geldi mi gelmedi mi bilmiyorum. Bu sözü söylemesinin üzerine 10 küsur dakika daha geçince ve hala oraya gelmeyince, ben bile kapattım. Ben bile diyorum, çünkü ortalamanın üzerinde okuyan, yazan, bu hususlara alaka gösteren ve vaktini buna harcayan birisiyim. Ben bile bunu yapmak zorunda kaldıysam, bilmiyorum ortalama seviyedeki kişiler ne yapmıştır ve kaçıncı dakikada pes etmiştir. 
Bir de şurası var ki, o kullandığı Türkçe'yi acaba öğretmenler, memurlar, iş adamları, bürokratlar, hukukçular ve hatta profesörler bile anladı mı... Ben bir kere bir duruşmada "dönem" yerine "devir" demiştim de, oraya nasıl gelip oturduğunu bir türlü anlayamadığım sözde hakim, sözde hukukçu, özde gugukçu şahıs, birden sarsılmıştı. Mevzuyu, davayı, ifadeleri, her şeyi silip geçip "Devir ne? Dönem diyeceksin" demişti. Tartışmamıştım, geri kazanılma ihtimali vermediğim bu lüzumsuz şahısla... Düşünüyorum da, bu ülkede kaç kişi Kadir'i anlayabiliyor. 

Tam o videodan çıkarken, yan tarafta tavsiye edilen videolar arasında bu samimiyetsiz çakma üstadın başka bir videosu vardı, bir de ona kulak vereyim dedim de ne göreyim. En az 25 sene önceki kayıtta, bu Osman'ın karşısında anlattıklarını nerede ise aynı sıralama ile anlatmış. Konular aynı, şahıslar aynı, anlatırken sıralama bile nerede ise aynı... Kesin emin değilim ama galiba geçen 20-30 senelik sürede, muhtelif/çeşitli meselelere dair konferanslarda ya da programlarda hep aynısını anlatmış durmuş... 

Bir de 25 sene önce, bu gün, kimsenin anlamadığını bildiği halde ısrarla konuştuğu Türkçe'den çok ama çok daha sade ve anlaşılır bir Türkçe ile konuşuyormuş. Dikkatimden kaçmadı, "kozmopolit"i bile rahatça kullanıyormuş. Bu da tuhaf... 

Tuhaf çünkü geçen sürede bu milletin Türkçesi daha da bozulurken, o gün geçtikçe da daha da zor anlaşılan bir dili tercih etmiş. Galiba "Zaten hep aynı şeyleri anlatıyorum. Kolay anlamasınlar da bir şey anlatıyorum zan etsinler" demiş... Ya da "Kolay anlamasınlar da, hepsi anlamasın da, hep farklı şeyler anlatıyorum" mu demiş... 

Ne demiş, nasıl düşünmüş bilmem ama kimsenin kendisini anlamadığını kesin olarak bildiği halde neden bunu yapıyor, burası tuhaf... 150 senelik lisan katliamını, devlet gücü kullanılarak, Atatürkçülük diye bir hukuksuz zırh oluşturan Sabetayist rejimin yaptığı katliamı, 150 günde onarabileceğine inandığını sanmıyorum. Buna inanıyorsa, her şey kökten tuhaf... Ayrıca neden susuyor, neden meydana serdiğim bunca rezilliğine cevap vermiyor, bunu da anlayamıyorum. 

Gözleri ile gördü, kendisinden önce bu hallere düşürdüğümüz kişiler, yıllarca sussalar bile elimizden kurtulamadılar. Ve adı gibi biliyordu, bir gün sıranın kendisine de geleceğini... 

Her şey tuhaf... Her şey samimiyetten uzak...







UMURUNDA DEĞİL: Kadir Mısıroğlu, bütün herkesin itikadı bozulacak olsa bile umursamıyor | Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

akademi dergisi, cumartesi sohbetleri, eserleri, fizılali'l kuran, gerçek yüzü, ihvan-ı müslimin, kadir mısıroğlu, küfür, mehmet fahri sertkaya, müslüman genç, seyyid kutup, siyonizm, video izle,


UMURUNDA DEĞİL. GERÇEKLERİ GİZLİYOR.


Kadir Mısıroğlu, bütün herkesin itikadı bozulacak olsa bile umursamıyor. Her tehlikeye ve vebale rağmen gerçekleri ısrarla, gülünesi ve tezat dolu yorumlar yapmak zorunda kalarak bile gizliyor. Böyle Müslümanlık olmaz, böyle İslamcılık olur. 



➥ Kadir Mısıroğlu gerçekleri gizliyor. 



Seyyid Kutub'un iki dönemi yok. 



➥ Onun Müslümanlığı bile şaibeli... 

➥ Seyyid Kutup alim değilse nasıl tefsir yazabilir? 

Bütün kitapları sorunlu ise bir tek tefsiri nasıl hatasız olabilir? 

➥ Kadir Mısıroğlu en temel fıkhi meselelerde bile gülünesi değerlendirmeler yapan biri iken, ''Seyyid Kutup alim değildi. Ben de alim değilim ama Seyyid Kutub'un tefsirini okuyun. Kitaplarındaki hatalar, tefsirinde yoktur'' derse, bize ne yapmak düşer? 

Alim olmayan biri, bütün kitapları sorunlu olan Seyyid kutup'un tefsirinde hata olmadığını nasıl bilebilir ve iddia edebilir?

➥ Seyyid Kutub'un her kitabı küfre sebep olup iman çalarken, 2010'lu yıllarda bile Kadir Mısıroğlu'nun onu ısrarla büyük bir şahsiyet olarak tavsiye etmesi de ayrıca nifak alameti değil midir? 

Allah korkusu olan biri bunu yapabilir mi? 


Akademi Dergisi'nden Mehmet Fahri Sertkaya'nın anlatımıyla... Videoyu izleyin!








Akademi Dergisi'nden Mehmet Fahri Sertkaya'nın sesinden dinleyin!





Ayrıca bakınız: Akademi Dergisi'nden Mehmet Fahri Sertkaya'nın Kadir Mısıroğlu ile alakalı bütün sesli yayınları (Oynatma listesi)







Kadir Mısıroğlu'nun üzerindeki nifak alametleri | İslamcılığı Siyonistler kurdu | Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

akademi dergisi, mehmet fahri sertkaya, kadir mısıroğlu, gerçek yüzü, akp'nin gerçek yüzü, islamcılık, siyonizm, seyyid kutup, cia, ihvan-ı müslimin, müslüman genç, video izle,




➥ Seyyid Kutup muteber biri midir?



➥ Fizilal'il Kur'an muteber midir? Okunmalı mıdır? 



➥ Seyyid Kutup alim değilse, nasıl tefsir yazabilmiştir?



➥ Kadir Mısıroğlu alim değilse, alim olmadan tefsir yazmaya bile kalkan Seyyid Kutup'un tefsirinde hatalar olup olmadığını nasıl bilebilir de tavsiye edebilir? 



➥ İhvan-ı Müslimin bir cihat ve Sufi akımı mıdır? 



➥ İhvan-ı Müslimin CIA kontrolüne mi girmiştir? 


➥ İhvan-ı Müslimin (Müslüman kardeşler) teşkilatını çok sayıda ülkede kısa zamanda CIA mı örgütledi?

➥ Aynı dönemde Türkiye'de Sabetayist Adnan Menderes'in iktidara getirilmesi ve dini serbestlikler sağlanması, Siyonistlerin ve Masonların bir planı mıydı? Müslüman kardeşler, bölgede Komünizmin ve Sovyet nüfuzunun güçlenmesine karşı batının bir piyonu muydu? Demokrat parti de aynı gaye ile mi kuruldu? 

➥ İslamcılık akımını, siyasal İslamcılık akımını Siyonistler, CIA, NATO, Masonluk mu teşekkül ettirdi?

➥ İhvan'ın uluslar arası faaliyet gösteren bir gençlik teşkilatlanması var mıydı? Sahte diplomalı gayri resmi cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu teşkilata üye oldu mu?

➥ Günümüzde Dünya İslam Alimleri Birliği Başkanı olan sapık el Karadavi, bu dengeler içinde nerede yer aldı? 

➥ Bir insanın Allah yolunda şehit olması, onu alim mi yapar? Alim olmadan haddini bilmeden, bütün ilmi meselelerde görüş beyan eden ve hem kendini hem de peşinde koşanları küfre sürükleyen, dinden eden biri, son zamanında şehit olmuş olma ihtimali var diye hoş görülmeli midir? 

➥ Kadir Msıroğlu'nun; ''Ben Seyyid Kutup'un hatalarını konuşmam. Allah yolunda şehadete ulaşmış bir kimsenin arkasından hatalarını konuşmayı doğru bulmam.'' sözü ile, hz. Ali'nin ve Hz. Osman'ın ardından eksik bilgisi, kalbindeki buğzu, haddini aşan sözleri ve iftiraları ile konuşması ve bunu doğru bulması, nasıl değerlendirilmelidir? Hz. Ali ile hz. Osman kimin yolunda yaşadı, kimin yolunda şehit oldu?


Akademi Dergisi'nden Mehmet Fahri Sertkaya'nın anlatımıyla... Videoyu izleyin!



Kadir Mısıroğlu'nun üzerindeki nifak alametleri | İslamcılığı Siyonistler kurdu (1. parça) 








Kadir Mısıroğlu'nun üzerindeki nifak alametleri | İslamcılığı Siyonistler kurdu (2. parça)








Akademi Dergisi'nden Mehmet Fahri Sertkaya'nın sesinden dinleyin!


1. Parça



2. Parça


  



Ayrıca bakınız: Akademi Dergisi'nden Mehmet Fahri Sertkaya'nın Kadir Mısıroğlu ile alakalı bütün sesli yayınları (Oynatma listesi)





GÜLÜNÜP GEÇİLİR: Kadir Mısıroğlu'nun siyasi tercihlerine ve yorumlarına sadece gülünüp geçilir | Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

ak parti, akademi dergisi, cia, demokrat parti, gercek yüzü, ihvan-ı müslimin, islamcılık, kadir mısıroğlu, mehmet fahri sertkaya, müslüman genç, seyyid kutup, siyonizm, yeşil kuşak projeleri,


➥ Çakma üstad Kadir Mısıroğlu'nun siyasi tercihlerine ve yorumlarına sadece gülünüp geçilir. Türkiye dahil her yerde siyasal İslamcılığı Siyonistler ve CIA kurdu.


➥ Demokrat Parti, AK parti, Mısır'daki ihvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) dahil en başta gelen sözde muhafazakar ve sözde İslami partileri bile uluslar arası Siyonist derin devlet kurdu. Siyonistlerin ve CIA'nın İslamcıları teşkilatlandırıp kullandığı Yeşil Kuşak projeleri... 

Akademi Dergisi'nden Mehmet Fahri Sertkaya'nın anlatımıyla... 

Videoyu izleyin!






Akademi Dergisi'nden Mehmet Fahri Sertkaya'nın anlatımıyla... 

Sesli anlatımı dinleyin!









Ayrıca bakınız: Akademi Dergisi'nden Mehmet Fahri Sertkaya'nın Kadir Mısıroğlu ile alakalı bütün sesli yayınları (Oynatma listesi)



Kadir Mısıroğlu Akademi Dergisi'ne ve Mehmet Fahri Sertkaya'ya cevap verdi, kapak taktı [Cumartesi sohbeti]

Kadir Mısıroğlu Akademi Dergisi'ne ve Mehmet Fahri Sertkaya'ya cevap verdi, kapak taktı


Ak Parti'den Erdoğan'a, akraba kayırmak ve imtiyazlar vermekten Hz. Osman'a, alim olmadığını itiraf ede ede alimlik taslamaktan FETÖ'ye, Siyonistlerin kurduğu İslamcılık akımından Sabetayist Yahudi Adnan Menderes'e, Seyyid Kutub'tan Ömer Ferruh'a, Sebil Yayınevi'nin kitaplarından Kadir Mısıroğlu'nun siyasi tercihlerine, cumhuriyetçi görüşlerine, samimiyetsizliğine, seviyesizliğine, ciddiyetsizliğine, çirkin ve gerçek yüzüne kadar onlarca mühim mevzuya temas edilmiştir. 





Akademi Dergisi'nden Mehmet Fahri Sertkaya'nın anlatımıyla... Videoyu izleyin!










Akademi Dergisi'nden Mehmet Fahri Sertkaya'nın anlatımıyla... Sesli anlatımı dinleyin!




Ayrıca bakınız: Akademi Dergisi'nden Mehmet Fahri Sertkaya'nın Kadir Mısıroğlu ile alakalı bütün sesli yayınları (Oynatma listesi)


Süleymancılar Kadir Mısıroğlu’nu neden sevmezler | Kitaplarında dinden çıkaran sapıklıklar | Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya [video]

akademi dergisi, gerçek yüzü, islam aile hukuku, islamcılık, kadir mısıroğlu, kitapları, mehmet fahri sertkaya, muta nikahı, ömer ferruh, sebil yayınevi, süleymancılar, rıza nur, kemal kacar, hayat ve hatıratım, ak parti,


➥ 'Bu bir Sebil yayınıdır.' cümlesi ile satılan kitaplar muteber midir?

Sebil Yayınevi'nin kitapları ehli sünnete uygun mudur?

➥ Lübnanlı olup alim bile olmayan, ibn-i Teymiyye'ci olan ve tasavvuf düşmanı olan Ömer Ferruh'un, Sebil Yayınevi'nden onlarca senedir basılıp satılan İslam Aile Hukuku isimli kitabı muteber midir? Bu eserde Müt'a nikahına cevaz verilmiş midir?  

Merve Kavakçı'nın da babası olan, bu kitabın tercümanı Yusuf Ziya Kavakçı muteber midir? 

➥ Kadir Mısıroğlu'nun bu kitabı ve benzeri sıkıntılı kitapları ısrarla kaldırmaması nasıl yorumlanabilir?

➥ Kamuoyunda Süleymancılar denilen Süleymanlılar cemaatinin mensupları sözde üstad Kadir Mısıroğlu'nu neden sevip tasvip etmediklerini anlamak için dinleyin ya da izleyin!

➥ Ayrıca bu videoda, Kadir Mısıroğlu'nun nasıl olup da AK parti denilen AKPKK'yi savunup destekleyebildiğinden tutun, Rıza Nur'un Hayat ve Hatıratım isimli eserini neşredebilmesi sırasında yaşanan olaylara ve Süleymancılar cemaati ile alakalı meselelere, Merhum Kemal Kacar'a da temas edilmiştir. 



  AkademiDergisi'nden MehmetFahriSertkaya'nın  anlatımıyla... Videoyu izleyin!






Akademi Dergisi'nden Mehmet Fahri Sertkaya anlatıyor. Sesli anlatımı dinleyin!


SAMİMİYETSİZLİK: Kadir Mısıroğlu, Seyyid Kutub'u da silip geçemiyor. Çünkü çakma üstadlığı yıkılıyor | Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya [video]

SAMİMİYETSİZLİK: Kadir Mısıroğlu, Seyyid Kutub'u da silip geçemiyor. Çünkü çakma üstadlığı yıkılıyor | Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya [video]

SAMİMİYETSİZLİK

Sözde üstad Kadir Mısıroğlu, itikadı ve ameli bozuk pek çok kişiyi silip geçemediği gibi Seyyid Kutub'u da silip geçemiyor. Çünkü sahibi olduğu Sebil dergisinde muteber gösterdiği ve sahibi olduğu Sebil Yayınevi'nde hala kitaplarını sattığı ya da kitaplarına mesned gösterdiği Seyyid Kutub, Ömer Ferruh, Hamidullah derken, sile sile kimse kalmıyor. sözde ehli sünnet olan Kadir Mısıroğlu'nun ömrü boyunca muteber bildiği hemen herkes yıkılıyor. Dolayısı ile sözde üstadlığı yıkılıyor. Bu hususun üzerine gidildikçe, Kadir Mısıroğlu'nun onlarca yıldır net olarak meydanda olan vahim gerçekleri bile hiçe sayacak ve derhal gereğini yapmayacak kadar samimiyetsiz olduğu da meydana çıkıyor. Kimin, toplamda kaç milyon insanın itikadı bozulursa bozulsun, umursamamış, umursamıyor. 


Videoyu izleyin!








Akademi Dergisi'nden Mehmet Fahri Sertkaya anlatıyor...

Sesli anlatımı dinleyin!







Ayrıca bakınız: Akademi Dergisi'nden Mehmet Fahri Sertkaya'nın Kadir Mısıroğlu ile alakalı bütün sesli yayınları (Oynatma listesi)







Çakma üstad Kadir Mısıroğlu'nun Erdoğan hakkındaki şok edici yorumu | Cübbeli Ahmet Hoca Erdoğan'a neden başkomutan çekiyor? | Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

akademi dergisi, Mehmet Fahri Sertkaya, video izle, Cübbeli Ahmed Hoca, Recep Tayyip Erdoğan, Kadir Mısıroğlu, gerçek yüzü, akp'nin gerçek yüzü, müslüman genç, mossad, cia, ismailağa cemaati,


Cübbeli Ahmet Hoca neden Erdoğan'a BAŞKOMUTAN çekiyor? Çakma üstad Kadir Mısıroğlu'nun, sahte diplomalı gayri resmi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında, duyanları şok eden yorumu... 

Akademi Dergisi'nden Mehmet Fahri Sertkaya'nın anlatımıyla... 

Videoyu izleyin!









Akademi Dergisi'nden Mehmet Fahri Sertkaya'nın anlatımıyla... 

Sesli anlatımı dinleyin!





Ayrıca bakınız: Akademi Dergisi'nden Mehmet Fahri Sertkaya'nın Kadir Mısıroğlu ile alakalı bütün sesli yayınları (Oynatma listesi)


Süleymancı cemaatinden kovulan lüzumsuzlar, neden hep Kadir Mısıroğlu'nun etrafında? | Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

akademi dergisi, mehmet fahri sertkaya, kadir mısıroğlu, hüseyin kaplan, akp'nin gerçek yüzü, süleymancılar, rıza nur, kitapları, kemal kacar, hilmi türkmen, arif  ahmet denizolgun,


''Kaplan değil, sırtlan, sırtlan...''



''Tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş'' derler...

Dikkatinizi çekti mi, ülkemizdeki basın ve medya bir kişiden topluca emir ve talimat almış gibi hareket etti ve imkansızı başardı da, ota böceğe paylaşım yapan, en olmadık kişileri, en lüzumsuz ve zararlı kişileri bile İslam kahramanı gibi paylaşan resmi Kadir Mısıroğlu sayfası da sanki o kişiden o talimatı almış gibi, dünyanın en büyük ehli sünnet İslam cemaatinin liderinin vefatına dair hiçbir paylaşım ya da taziye ilanı/paylaşımı yapmadı. 

Türkiye'de insanlar, AKPKK'nin sadece Süleymanlılar cemaatini içinden karıştırmaya, bölmeye, parçalamaya, yok etmeye çalıştığını ve Süleymanlı cemaatinin de en başından beri AKPKK'ye en sert karşılıkları verdiğini, büyük bir kavga olduğunu, bunun sık sık basında ve medyada geniş tartışma mevzusuna dönüştüğünü düşünüyorlar ama AKPKK çok sayıda cemaatin, tarikatın, kendi elinde oyuncak olmasını istiyor ve kirli müdahaleler yapıyor. 


Ne üzücüdür ki böyle kirli oyunların döndüğü zamanlarda çakma üstad Kadir Mısıroğlu da, kendisinden şüphe edilmesine sebep olacak yanlış hareketleri üst üste ve ısrarla yapıyor. Kimseyi bir şeyle suçlamıyorum ama endişe ediyorum ki herkes benim kadar hassas ve sabırlı olmaz ve birileri çıkar ''Kadiiirr! Sana mı kaldı böyle bir zamanda böyle kirli işlerin taşeronluğunu yapmak? Senin Allah'tan korkun yok mu be adam?'' der, üzücü tartışmalar yaşanır... 


Bütün cemaatlerden, tarikatlardan, nahoş işleri nedeni ile uzaklaştırılanlar, cemaatine dünya menfaat ve siyaseti uğruna ihanet edenler, ya da en azından itaatsizlik edenler, patlamış mısır ambarında bir araya geliyorlarsa, ya bu hareket tarzından vazgeçilmelidir ya da bunu yapanlar sert tartışmalara ve çok sert ve dinmeyen tepkilere hatta belki de hukuki müdahalelere karşı hazırlıklı olmalıdır. 



Ömrü boyunca İslam'ı ve Osmanlı'yı müdafaa eder bir görüntü vermiş birisinin, ismi üzerinden sürekli Osmanlı ve İslam tartışılan birisinin, bu ahir ömründe, vurguncu, soyguncu, hırsız, hain, adi, kahrolası, Siyonist tuzağı bir siyasi partinin kadrolu hizmetkarına, şakşakçısına dönüşmüş olduğu şeklinde suçlamalar yapılmasına sebep olacak sözlerden, hareketlerden, bağlantılardan uzak durması gerekir. 



Ben kimseyi bir şeyle suçlamıyorum. İyi niyetimle ikaz ediyorum. Türkiye'deki milyonlarca müslümanı derinden yaralayacak bu tarz hareketlerden bu gibi şahıslar uzak durmalıdır. Ya da bu kadar insanla fikri, siyasi, hukuki zeminde bir mücadeleye hazır olmalıdır. 

Kendisi de çok iyi bilir ki;

Hüseyin Kaplan ve Kaplan ailesinin diğer fertleri, onlarca sene önce Süleymanlı cemaatinden uzaklaştırılmış kişilerdir. Onlarca senedir cemaatin tek bir kursuna bile giremezler. Hatimlere katılamazlar. Sohbet veremezler. Kimse onları dikkate de almaz, Süleymanlı olarak da kabul etmez.

Bunu solcu, İslam karşıtı kalem ve fikir erbabı bile bilir de, kendilerini mahcup edecek bağlantılar içine girmedikleri gibi, mahcup olacakları yazılar bile yazmazlar. 

Düşünün, onlarca senedir cemaatin tamamı tarafından itilmiş, atılmış, dışlanmış, suçlanmış, nefret edilmiş ve geçen onlarca sene boyunca kendilerini temize çıkaramamış, masumiyetlerini ispat etmeye ve müslümanları etraflarına toplamaya yönelik bir çabayı sürekli sergiledikleri halde kimseyi kendilerine inandıramamış, bununla birlikte bu hatalı ve nefretleri üzerine çeken hareket tarzından da dönmemiş kişilerin; sürekli olarak İslam'dan, haktan, hukuktan, hz. Peygamberden (s.a.v.), adaletten, tarihimizden, İslam tarihinden bahseden birinin yanında görülmesini, benzerlerinin de sık sık görülmesini, insanlar nasıl yorumlar...

Böyle kişilerle böyle bir münasebet içinde olup, cemaatin gerçek idarecilerine, gerçek hizmet ve dava ehline, gerçek cihat ehline karşı bu derece soğuk belki de düşmanca bir tavra sahip olmak, kişiyi, o şu anda beraber hareket ettiği kişilerle aynı dereceye mi düşürür ve aynı feci sona mı götürür?

Çakma üstad da mutlaka duymuştur ki, kendisinin çok övündüğü Rıza Nur'un Hatırat'nı neşretmesine, kocaman miktarda bir para desteği ile imkan sağlayan merhum Kemal Kacar bey ağabeyimiz, sık sık ''Kaplan değil, sırtlan, sırtlan...'' buyururdu ve bunu Mısır'daki sağır sultan bile duymuştur. 




ahmet arif denizolgun, kemal kacar, Kadir Mısıroğlu, Mehmet Fahri Sertkaya, süleymancılar, süleymanlılar, hilmi türkmen, nokta dergisi, kaplancılar, hüseyin kaplan, kimdir, gerçek yüzü, akp'nin gerçek yüzü,


Ah Kadir ahh! Ne olacak senin sonun! Nasıl hesap vereceksin?

Çakma üstad Kadir Mısıroğlu: 'Hz. Ali'nin de hatasını buldum.' | Yakarak öldürmek İslam'da var mıdır? | Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

mehmet fahri sertkaya, akademi dergisi, hz. ali ceset yakma, hz.ebubekir, ictihat, dört halife, kadir mısıroğlu, cumartesi sohbetleri, fıkıh, ashabı kiram, gerçek yüzü, video izle, müslüman genç,


Önce hakkaniyetle videoyu izleyin...



Çakma üstad Kadir Mısıroğlu'na dair yıllardır, ilmi, siyasi, tarihi pek çok meselede çok sayıda ve çok sert bir üslup ile tenkitler yaptım. Karşılık vermek yerine, iyice daraldığı bir anda, 950 bin takipçisini yalan ve iftiralar ile üzerimize sevk etmişti ve neticesinde tatsız hadiseler de yaşanmıştı. Bunları son dönemde sesli anlatımlar ile de Akademi Dergisi Youtube kanalında paylaştım. Bu güne kadar birine bile bir karşılık vermedi, veremedi, vermez de... Bu yukarıda izlediğiniz videosunda anlattıkları da baştan sona kadar zırva... Bu hususta yıllar önce dar vakitte bir tenkit yazısı yazıp şurada paylaşmıştım. Burada ise, hususiyetle:

- yakarak öldürmek ya da ceset yakmak İslam hukukunda var mı,
- bu hususta hz. Ali (r.a.) görüşünde yalnız mıdır, onun gibi fetva veren ve amel eden başkaları da var mıdır, 
-  bu bir hata mıdır, bir ictihad mıdır, 
- bu hususta, en temel derecede fıkıh ve usul-i fıkıh bilmeyen Kadir Mısıroğlu aslında ne derece bilgisizdir
- bu kadar acınası halde olduğu halde ilmin kapısı olan ve ictihad makamındaki birine dilini nasıl uzatmıştır, 

onu göreceğiz. Şu aşağıya iktibas edeceklerimi, ehli sünnetin en temel ve muteber eserlerinde, herkes kolayca bulabilir. Bunları bulup doğru değerlendirmeler yapmak için üstad olmak ve ömrünün 50-60 yılını okuyup yazmaya vermek gerekmez, henüz ilim yolunda olan talebeler için kısa sürede bunları bulmak, anlamak ve gereğini yapmak, gereğince yorum yapmak bile mümkündür. 

İsminin başına, mümkün olan her yerde çekinmeden ve samimiyetsizce üstad yazdıran kişiler, şu kadarcık ilmi ve ihlası olmadığı halde kendine acındıracak bir cehalet örneği sergileyip 'Ashabım hakkında dilinizi tutunuz, koruyunuz' emri şerifine bile dikkat etmeyip aleme rezil olanlar da, şayet arasalardı ve ararken samimi de olsalardı kolayca bulurlardı ve haddi aşmazlardı. Biz demiyoruz ki hz. Ali hiç hata yapmamıştır ve ilmi bir meselede tenkit edilemez. Biz diyoruz ki hz. Ali'nin hatasını bulmak bu kadar dip seviyede birine mi kalmış ve ictihadi meselede bir müctehide ve ictihadına dil uzatmak nerede görülmüş?

İkrime (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre; hz. Ali (r.a.), İslam’dan dönen bir topluluğu yakarak cezalandırdı. Bu durum İbn Abbâs’a ulaşınca ben olsaydım; rasûlullah (s.a.v.)’in sözü üzerine onları öldürürdüm çünkü; Rasûlullah (s.a.v.): “Kim dinini değiştirirse onu öldürün.” buyurur. Rasûlullah (s.a.v.)’in  “Allah’ın azabı ile azâplandırmayın” sözü ile, onları yakmazdım. Bu söz hz. Ali’nin kulağına ulaşınca; “İbn Abbâs doğru söyledi.” dedi.

Tirmizî: Bu hadis sahih hasendir (Hasen hadis, sahih hadis ile zayıf hadis arasında yer alan, fakat sahih hadise daha yakın olan bir hadis çeşididir.). İlim adamlarının İslam dininden dönen kimselere uygulamaları bu hadis-i şerife göredir. İslam dininden dönen kadın konusunda ayrı görüşler vardır. Kimi âlimler öldürülür derler. Evzâî, Ahmed ve İshâk bunlardandır. Kimileri ise; öldürülmez hapsedilir derler. Sûfyân es Sevrî başkaları ve Küfeliler bu görüştedirler.

Muhammed b. Hamza el-EsIemî'nin babasından rivayet olunduğuna göre; Rasûlullah (s.a.v.) onu bir seriyyenin başına başkan tayin etmiş. (Bu zat başından geçen hadiseyi) şöyle anlattı:

Seriyyenin yanına vardım. Rasûlullah (s.a.v.); "Eğer falan kimseyi bulursanız onu ateşle yakınız." buyurdu. Sonra ben (seriyyenin yanından) geri döndüm. (Rasûl-ü ekrem) beni çağırdı. Huzuruna varınca; 

➥ Falan kimseyi bulursanız onu öldürünüz. (Fakat) onu yakmayınız. Çünkü ateşle ancak ateşin sahibi (olan Allah) azâp eder buyurdu.

Şevkâni'nin açıklamasına göre; ulemâ ateşle cezalandırma mevzuunda  ihtilâfa düşmüşlerdir. 

➥ Hz. Ömer ile İbn Abbas (r.a.) bunun mutlak surette mekruh (çirkin) olduğunu söylemişlerdir.

 Hz. Ali (k.v.)  ile Halid b. Velîd'e (r.a.)  göre ise,  mahlûkatı bu şekilde cezalandırmak caizdir.

El-Mühelleb, bu hadis-i şerifte geçen yasağın tahrim (haram olmasını) ifade etmediğini ve canlıları bu şekilde cezalandırmanın da buna delâlet ettiğini söylemiştir. Mühelleb, Hz. Peygamberin Arenîlerin gözlerine mil çekmesini, Hz. Ebû Bekr'in bazı kimseleri sahabenin huzurunda yakmasını ve Halid b. Velîd'in dinden dönen bazı kimseleri ateşle cezalandırdığı gibi,  Hz. Ali'nin de bu cezayı tatbik edişini delil olarak göstermiştir.

Ateşle cezalandırmanın caiz olduğunu söyleyenler, hz. peygamberin, hadis uyduran bir kimse hakkında diri yakalandığı takdirde öldürülmesi, ölü olarak yakalandığı takdirde yakılması için emir verdiğini ve o kimsenin  yılan sokması neticesinde ölü olarak bulunup cesedinin ateşte yakıldığını ifade eden hadis-i şerif ile,  Buhari'nin rivayet ettiği şu hadisi de delil olarak gösterirler.

Nebilerden birini bir karınca ısırdı. O peygamber, karıncaların ocağının yakılmasını emretti de (onların ocağı) yakıldı. Bunun üzerine Allah-ü teâlâ o peygambere: 

➥ Seni bir karınca soktu değil mi? Ya sen Allah'ı tesbih eden ümmetlerden bir ümmeti yakmadın mı? diye hitâb etmiştir.

Tirmiziyyü'l-Hâkim bu hadis-i şerif  hakkında: 

➥ Allah (c.c.) bir karıncanın yakılmasına izin verdiğine göre, bu karıncanın dışında kalan canlıları yakmanın da caiz olduğu ortaya çıkar demiştir.

Canlıları yakmanın caiz olmadığını söyleyen ulemaya (alimlere) göre,  canlıları yakmanın caiz olduğuna dâir delil olarak ileri sürülen hadislerin hiç birinde de, böyle bir cevaza delâlet eden bir mânâ yoktur. Çünkü hz. peygamberin, Arenîlerin gözlerine kızgın mil çekmesi bir kısas idi. Onlar daha önce bâzı müslümanların gözlerine kızgın mil çekmişlerdi. Ayrıca bu uygulama sonradan neshedildi (hükümsüz/geçersiz kaldı). Her ne kadar sahabilerden bazısı ateşle cezalandırmayı caiz görmüşlerse de, bâzıları bunun yasak olduğunu söylemiştir. Oysa bilindiği gibi sahabilerin bazılarının muhalefetiyle karşılanan bir sahabinin uygulaması delil olma niteliğinden mahrumdur. Ayrıca bu hadis canlıları ateşle cezalandırmanın haram olduğunu ifade etmekte, canlıları ateşle cezalandırmaya cevaz veren baş taraftaki cümleler, son cümleyle neshedilmiş bulunmaktadır.

Kâmil Miras bu hadis-i şerif ile ilgili olarak şu açıklamayı yapmıştır: 

➥ Hadiste adları açıkça söylenmeyip kinaye târiki  ile (îma edilerek)  zikredilen bu iki şerirden birisi Hebbar İbn Esved'dir. Ve bunda ravilerin  (rivayet edenlerin) ittifakı (görüş birliği) vardır. Ötekinin kimliğini tayinde ihtilaf edilmiştir. İbn Hişam, Siyretinde Halid İbn Abdi Kays diye gösterir. 

Peygamberimizin bunlar hakkında ateşte yakmak gibi ağır bir ceza tayin buyurması, peygamberin kerimesi(kızı) Zeyneb'in ölümüne sebep olmaları ile suçlu olmalarındandır. Şöyle ki: 

Rasûlullah hicretten evvel kızı Zeynep'i, Ebü'l-Âs îbn Rebî ile evlendirmişti. Ebü'l-As müşrik olduğundan Zeynep (r.a.), peygamberimizle  hicret edemeyip,  Mekke'de kalmıştı. Bedir harbinde, Ebû Cehil ordusunda, Ebu'l-As da bulunup esir düşmüş ve hz. Zeynep'i Medine'ye göndermek şartıyla bırakılmıştı. Ebu'l-As bu şarta bağlı kalarak, hz. Zeynep'i (r.a.) rahat bir şekilde Medine'ye göndermek için, mükemmel bir şekilde techiz ederek (donatarak, ihtiyacı olan her şeyi temin ederek) yolcu etmiş ve kendisine hizmet etmek üzere bu iki şahsı refakatine vermişti. 

Bunlar yolda hz. Zeynep'in bindiği deveye müdahale ederek, o sırada hamile olan hz. Zeynep'i mahfesinden düşürmüşler ve karnındaki çocuğuyla birlikte ölümüne sebep olmuşlardır. Bu ağır cinayetin cezasının  da o nisbette ağır olacağı tabiî idi. O devirde ihrak (yakma) cezası da vahşet sayılmazdı. Bu cihetle rasûlullah ilk önce böyle bir cezanın tatbikini emretmişken bilahere ölüm cezasıyla cezalandırılmalarını emir buyurmuştur.

Bu hâdiseden ortaya çıkan neticeler;

➥ 1. Bir hükümle amel edilmeden önce, o hükmün neshedilmesı caizdir. 

➥ 2. Hadlerde ateşle yakma cezası yoktur. Hadler kılıçla yerine getirilir. 

Küfe ulemâsı ile en-Nehâî, es-Sevrî, Ebû Hanîfe ve taraftarları ile Hicaz ulemâsından Atâ bu görüştedirler. 

Ulemadan bir topluluk da, Hz. Ali'nin görüşüne tâbi olarak,  dinden dönenleri yakmanın caiz olduğunu söylemişlerdir. Bazıları da, ancak bir kimseyi yakmış olan kimselerin kısas olarak yakılabileceğini, bunların dışında kimsenin yakılamayacağını söylemişlerdir. 

İmam Mâlik ile Medîneliler, Şafiî ulemâsı, İmam Ahmed ve îshak (r.a.)'de bu görüştedirler. 

➥ 3. Bir müctehîdin (mezhep imamının) kendi ictihadıyla vermiş olduğu bir hükümden dönmesi caizdir. 

➥ 4. Bir hüküm verdikten sonra delilini zikretmek müstehabdır (güzeldir). 

 5. Sünnet, sünneti neshedebilir. Bu mevzuda ittifak vardır.

➥ 6. Gerçekten müctehidlik makamında olan bir kimse, ictihadından dolayı suçlu, günahkar bulunamaz. Müctehidler isabet edemeseler dahi sevap alırlar. Bu, fıkıh ilminde başlı başına bir mevzudur. 

Abdullah b. Mes'ûd demiştir ki: 

➥ Rasûlullah (s.a.v.) ile bir seferde idik, bir ihtiyacından dolayı (yanımızdan) uzaklaşmıştı. O sırada iki tane yavrusuyla birlikte bir kaya kuşu gördük ve yavrularını yakaladık. Bunun üzerine (anne) kuş gelip kanatlarını (onların üzerine) germeye başladı. Derken peygamber (s.a.v.) geldi ve; "Bunu yavrularıyla üzen kimdir? Onları kendisine geri veriniz!" buyurdu. 

Yine (Fahr-i kainat efendimiz) bizim yakmış olduğumuz bir karınca yuvasını gördü de; 

Bunu kim yaktı? diye sordu. Biz de, Biz dedik. Resulullah efendimiz de:

➥ Ateşle cezalandırmak, ateşin yaratıcısından başka hiçbir kimse için uygun değildir buyurdu.

'Uygun değildir' ifadesi, yukarıda da temas olunduğu gibi, bazı sahabiler ve alimler tarafından 'yasaktır' manasına, bazıları tarafından ise 'Hoş değildir. Tercih etmemek gerekir' manasına yorumlanmıştır. Neticede yakarak öldürmek hususunda ihtilaf (görüş ayrılığı) vardır ve hz. Ali'nin, hz. Ebu Bekr'in ve diğer sahabiler ile alimlerin cevaz vermeleri ya da diğerlerinin cevaz vermemeleri bir ictihad farklılığıdır. Hiçbir müctehid, bir ictihadından dolayı suçlu ve günahkar ilan edilemez. Bir müctehid bile başka bir müctehidi, kendi ictihadına zıt bir ictihad yapması halinde dalaletle, günahla suçlamaz. Asgari seviyede fıkıh bilen biri bile bir müctehidi, ictihadi bir meseleden dolayı böyle karalamaz. Bu, bırakın üstadlığı, temel seviyede dinini öğrenmiş bir kimseden bile beklenmez. 

Daha en temel seviyede fıkıh ve usul-i fıkıh bilmeyen sözde üstadların ağzına bakmamak, peşlerine takılmamak, onlarla birlikte manevi tokat yememek, felakete sürüklenmemek gerekir. Hazret-i peygamber 'Ben ilmin şehriyim. Ali de bu şehrin kapısıdır.' buyurduğu halde, böyle bu kadar dip seviyesi ile hazret-i Ali'yi değerlendirmeye kalkmak ve onu ihtilaflı ve ictihadi bir meselede tenkit etmeye kalkmak... Ben bir şey demiyorum ama çok kişi bu durumda 'Hem cehalet, hem enaniyet, hem samimiyetsizlik, hem nifak alameti, hem haddini bilmezlik' derse hiç yadırgamam. 

İslam'ın şartı beştir. Altıncısı olsaydı "Haddini bilmek" olurdu. 

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Hz. Ali’ye,

Seni ancak mü’min sever ve sana ancak münâfık BUĞZEDER.” buyurdu. Hadîs-i Şerîf, Taberânî

Mehmet Fahri Sertkaya |  www.FetvaEmini.com  

➧ Sünen-i Ebû Dâvud
➧ İbn-i Mâce
➧ Tirmizî