Top Social

Kadir Mısıroğlu, Beyaz TV canlı yayınında Osman Gökçek'in sorularını cevapladı. Mevzular çok derin... | Akademi Dergisi | Mehmet Fahri Sertkaya

akademi dergisi, cumartesi sohbetleri, gerçek yüzü, israil, kadir mısıroğlu, koç holding, masonlar, mehmet fahri sertkaya, osman gökçek, rotchild, siyonizm, video izle,


Daha fazla tahammül edemedim. 


Dün, 37 dk. çakma üstadı izledim Youtube'da... 

Ankara çobanı Melih Gökçek'in oğlunun, tam anlamı ile İslamcı, rezil kanalına ve programına çıkmayı içine sindirebilmiş. Osman Gökçek'in, bana çok tuhaf ve zorlama, samimiyetsiz gibi gelen beden duruşu ve bakışları karşısında suallere cevap vermek istemiş. 

Vermek istemiş diyorum çünkü Osman Konya'yı sormuş, bu bizimki uzun uzun Yanya'yı anlatmış. Hem de daha önce belki bin kere Yanya'yı anlattığı halde...

Mevzu, düşürülen Rus uçağı, Rusya'nın Suriye'de ne işi olduğu, uçağın niye düşürüldüğü, Rusya'nın ne yapmak istediği, siyaseti, planları, tuzakları v.s. 

Daha baştan kendine yöneltilen sualler de bu şekilde olmuş ve söz kendisine bırakılmış. Dinledim, söze bir başlamış;

- Yahudiler, siyonistler, dini görüşleri, bizi insan kabul etmedikleri, Avrupa, Arjantin, Rotchild ailesi, Rotchild ailesi neden İsrail'in kuruluşuna destek verdi, Rotchild ailesini kim nasıl buna mecbur bıraktı, bunlara yapılan şantaj, şantajın aşamaları, Almanya'dan kitaplar, incil, tevrat, ahdi atik, ahdi cedid, Yehova şahitleri, şunun adı aslına müslüman adı ama bize şöyle şöyle öğrettiler, zart zurt ve daha neler neler... Saymakla bitmez meselelere temas ve de kimine anlaşılamayacak derecede kısa, kimine de sıkacak derecede uzun uzun temas...

Osman fotojenik, ciddi, dikkatli, entellektüel bir görüntü arz etmek yönünde sergilediği aşırı dikkat çekici ve rahatsız edici gayretine, konudan kopuk olduğunu ve sıkıldığını da gizleyemeyerek ara vermiş ve bir kere ayar çekmiş Yanya'yı uzun uzun anlatmakta kararlı olan üstada ve "Yani Ruslar ne yapmak istiyorlar?" demiş lafın arasına girerek. 

"Dur şimdi geleceğim oraya" demiş çakma üstad... Geldi mi gelmedi mi bilmiyorum. Bu sözü söylemesinin üzerine 10 küsur dakika daha geçince ve hala oraya gelmeyince, ben bile kapattım. Ben bile diyorum, çünkü ortalamanın üzerinde okuyan, yazan, bu hususlara alaka gösteren ve vaktini buna harcayan birisiyim. Ben bile bunu yapmak zorunda kaldıysam, bilmiyorum ortalama seviyedeki kişiler ne yapmıştır ve kaçıncı dakikada pes etmiştir. 
Bir de şurası var ki, o kullandığı Türkçe'yi acaba öğretmenler, memurlar, iş adamları, bürokratlar, hukukçular ve hatta profesörler bile anladı mı... Ben bir kere bir duruşmada "dönem" yerine "devir" demiştim de, oraya nasıl gelip oturduğunu bir türlü anlayamadığım sözde hakim, sözde hukukçu, özde gugukçu şahıs, birden sarsılmıştı. Mevzuyu, davayı, ifadeleri, her şeyi silip geçip "Devir ne? Dönem diyeceksin" demişti. Tartışmamıştım, geri kazanılma ihtimali vermediğim bu lüzumsuz şahısla... Düşünüyorum da, bu ülkede kaç kişi Kadir'i anlayabiliyor. 

Tam o videodan çıkarken, yan tarafta tavsiye edilen videolar arasında bu samimiyetsiz çakma üstadın başka bir videosu vardı, bir de ona kulak vereyim dedim de ne göreyim. En az 25 sene önceki kayıtta, bu Osman'ın karşısında anlattıklarını nerede ise aynı sıralama ile anlatmış. Konular aynı, şahıslar aynı, anlatırken sıralama bile nerede ise aynı... Kesin emin değilim ama galiba geçen 20-30 senelik sürede, muhtelif/çeşitli meselelere dair konferanslarda ya da programlarda hep aynısını anlatmış durmuş... 

Bir de 25 sene önce, bu gün, kimsenin anlamadığını bildiği halde ısrarla konuştuğu Türkçe'den çok ama çok daha sade ve anlaşılır bir Türkçe ile konuşuyormuş. Dikkatimden kaçmadı, "kozmopolit"i bile rahatça kullanıyormuş. Bu da tuhaf... 

Tuhaf çünkü geçen sürede bu milletin Türkçesi daha da bozulurken, o gün geçtikçe da daha da zor anlaşılan bir dili tercih etmiş. Galiba "Zaten hep aynı şeyleri anlatıyorum. Kolay anlamasınlar da bir şey anlatıyorum zan etsinler" demiş... Ya da "Kolay anlamasınlar da, hepsi anlamasın da, hep farklı şeyler anlatıyorum" mu demiş... 

Ne demiş, nasıl düşünmüş bilmem ama kimsenin kendisini anlamadığını kesin olarak bildiği halde neden bunu yapıyor, burası tuhaf... 150 senelik lisan katliamını, devlet gücü kullanılarak, Atatürkçülük diye bir hukuksuz zırh oluşturan Sabetayist rejimin yaptığı katliamı, 150 günde onarabileceğine inandığını sanmıyorum. Buna inanıyorsa, her şey kökten tuhaf... Ayrıca neden susuyor, neden meydana serdiğim bunca rezilliğine cevap vermiyor, bunu da anlayamıyorum. 

Gözleri ile gördü, kendisinden önce bu hallere düşürdüğümüz kişiler, yıllarca sussalar bile elimizden kurtulamadılar. Ve adı gibi biliyordu, bir gün sıranın kendisine de geleceğini... 

Her şey tuhaf... Her şey samimiyetten uzak...